Fatih Tekke’den itiraf: ‘Trabzon’dan uzakta geçirdiğim her gün…’

Trabzonspor Teknik Yöneticisi Fatih Tekke, 61 derece Mecmuası’nın mayıs sayısına açıklamalarda bulundu. Tekke, futbol ideolojisinde tertip, plan, netlik ve cüret kavramlarının öne çıktığını belirterek, “Oyuna bakış açım yalnızca top oynama üzerine değil, futbol oynayabilme yeteneği üzerine heyeti. Seyirciler, oyuncuların ne yaptığını ve ne yapmaya çalıştığını net bir halde görmeli. Hangi formasyonda olursa olsun, bunu nizamlı ve planlı bir biçimde, cesurca yapmaya çalışan bir ekip oluşturmayı hedefliyorum” diye konuştu.

“Her teknik yönetici değişimlere hazır olmalı”

Her teknik yöneticinin değişime hazır olması gerektiğini söyleyen 47 yaşındaki teknik adam, “Modern futbolda taktiklerin evrimi aslında yeni bir şey değil, tahminen de her 10 yılda bir değişim gösteriyor. Son periyotta bilhassa set oyunlarının, savunma ve topa sahip olma isteğinin arttığını gözlemliyoruz. Lakin son yıllarda bu durum farklı bir boyut kazandı. Bu ne manaya geliyor? Artık topa fazla hakim olmadan, daha direkt uzun top kullanımı ve geçiş oyunu dediğimiz formasyona dönüldüğünü görüyoruz. Oyun, giderek daha fazla karanlık alanların oluştuğu bir yapıya bürünüyor. Münasebetiyle futbol her 10 yılda bir değişiyor ve gelişiyor. Bu yüzden her antrenörün bu değişime hazır olması gerektiğini düşünüyorum. Oyun hızlanıyor, sertleşiyor ve fizikî olarak büyük bir evrim geçiriyor” biçiminde konuştu.
Her oyuncunun farklı olduğunu tabir eden Fatih Tekke, “Her birinin motivasyonunu sağlamak için farklı yaklaşımlar gereklidir. Kadro içinde yaşanan sorunlarda sırf teknik adamın değil, kulübün de gerçek bir hal sergilemesi gerekir. Kulüp, bu cins sıkıntıların yaşanabileceğini öngörmeli ve buna nazaran plan yapmalıdır. Taraftarın ve basının reaksiyonlarına odaklanmak yerine, kulübün yapısı, ekonomik durumu ve takım istikrarı dikkate alınarak hakikat adımlar atılmalıdır. Anlık, duygusal kararlarla, örneğin hoca değiştirmek yahut oyuncu transfer etmek üzere tahliller üretmek çoklukla tesirli olmaz. Seçkin liglerde kullandığımız lisan bu değil, futbol üzerine konuştuğumuz lisan bu değil. Türkiye’de ise kendimize has bir futbol lisanı kullanıyoruz” dedi.

“Herkesten bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum”

Dünya futbolunda takip ettiği isimler olduğunu aktaran Tekke, “Herkesten bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Kendimi zorlamak ve ‘başka neler olabilir?’ diye sorgulamak açısından takip ettiğim isimler var. Bunların hepsi yurt dışında. Pep Guardiola’nın oyuna ve alana bakış açısı sahiden çok etkileyici. Oyununu kesimlere ve kısımlara ayırarak ele alıyor. Gasperini’nin Atalanta’sı da hayli dikkat alımlı. Takip ettiğim birçok isim var. Dünya futbolunda kimi teknik yöneticiler bu yenilikçi yaklaşımlarla büyük muvaffakiyetler elde ediyor ve sürdürülebilir bir sistem kurabiliyor. Lakin kimileri da bu formüllerle başarılı olamayarak kısa müddette misyonuna son veriliyor. Hakikaten çok uygun teknik yöneticiler var lakin Türkiye’de futbolun genel durumunu tartışmak, bilhassa bu tıp oyun anlayışlarını ele almak çok güç. Türkiye’de futbol konuşmanın önünde ekonomik, toplumsal ve kültürel maniler var. Futbolu tartışmak, ülkenin genel yapısı ve ekonomik durumu göz önüne alındığında epeyce sıkıntı. Beşerler futbolla ilgili önemli bir tartışmaya pek istekli değiller ve bu üslup konuşmaların geniş kitlelere ulaşma ihtimali hayli düşük. Hatta bu hususları anlatırken bile, büyük ihtimalle birçok insan bu cümleleri okumayacaktır. Türkiye’de futbolun mevcut durumu, toplumsal ve ekonomik yapının bir yansıması olarak şekilleniyor” sözlerini kullandı.

“Trabzonspor’a olan sevgimiz, ailemize olan sevgimiz gibi”

Taraftarların rolünün çok büyük olduğunu vurgulayan bordo-mavililerin teknik yöneticisi, “Ancak bazen duygusal tepkilerimi, kızdığımızda verdiğimiz yansılar ya da sevindiğimizde yaptığımız alkışlar, büyük tesirlere yol açabilir. Bu duygusal yansıların futbolun tabiatında olduğunu kabul etmek gerekir. Fakat taraftar reaksiyonlarının belli bir standarda oturtulması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin, Trabzonspor’a olan sevgimiz, ailemize olan sevgimiz üzere bir şey. Ailemize kızgınken de onları sevmeye devam ederiz. Tıpkı formda, taraftar olarak da kadroya duyduğumuz sevgiyi her durumda göstermeliyiz. Bu süreçte, kadronun ziyan görmemesi için taraftar reaksiyonlarının şuurlu olması gerekiyor. Fakat şu anda bu mevzuda bir standart oluşturmak maalesef epeyce güç görünüyor” halinde konuştu.

“Yabancı oyuncuların kültürel farklılıkları yeterli tahlil edilmeli”

Takımlarda yabancı oyuncuların rolüyle ilgili olarak ise Fatih Tekke, “Türkiye’de, bilhassa bu dönem, yabancı ve yerli oyuncular ortasında bir ayrım yapmanın manası yok. Futbol açısından bakıldığında, yabancı ya da yerli oyuncu ayrımı yapmamak gerektiğini düşünüyorum. Burada değerli olan, futbol mahareti, yetenek ve oyuncunun nasıl kullanıldığıdır. Yabancı oyuncuların adaptasyon süreci sırf alandaki oyunlarıyla ilgili değil. Birebir vakitte onların ruhsal yapıları, aile yapıları ve kültürel kodları da çok değerli bir rol oynuyor. Bu farklılıkları anlamak, oyuncuların kadroya ahenk sağlama sürecinde kritik bir faktör. Bizim için mana taşıyan birtakım şeyler, öteki kültürlerden gelen oyuncular için farklı manalara gelebilir. Avrupa’daki kimi oyuncular için “anne” sözü, bizim için söz ettiği duygusal derinlikten farklı olabilir. Bu çeşit kavramları bilmek ve anlamak, oyuncuların birbirlerine daha âlâ ahenk sağlamalarını sağlar. Ortada bir kulüp tertibi var ve kulüp, bu tertibi en verimli biçimde işler hale getirmeye çalışıyor. Kulüp, oyuncuları uygun kurallarda transfer eder ve mutabakatları gerçekleştirir. Oyuncular da kulübün sunduğu imkanlarla idmanlarından beslenmelerine kadar tertipli bir formda süreci takip ederler. Adaptasyon süreci, disiplinli ve profesyonel bir ortamda yönetildiğinde hayli kolay ilerler” açıklamasında bulundu.

“İstanbulspor benim üniversitem”

Teknik yöneticilik mesleğimde en değerli vakitlerini İstanbulspor’da geçirdiğini söyleyen 47 yaşındaki çalıştırıcı, “O devir, oyun anlayışımı geliştirmemi sağlayan çok bedelli deneyimler kazandım. İstanbulspor’da çalışırken çok şey öğrendim ve buradaki tecrübelerim, beni teknik yöneticilik yolunda kıymetli bir noktaya taşıdı. Bu yüzden İstanbulspor’u özel bir yer olarak görüyorum. Orası benim üniversite” dedi.

“Trabzon dışında olduğum her gün bir kayıptı”

Trabzon’a açık biri olduğunu söyleyen Fatih Tekke, “Ben Trabzonluyum ve orada olan her şey benim için çok özel bir yere sahip. O kente ve kulübe bağlılığım çok derin. Birinci yazdığım şiir bile Trabzon üzerineydi. Her şeyim orada; ailem, hislerim, anılarım. Trabzon dışında geçirdiğim her an, bir kayıp üzere geliyor. Trabzon benim için yalnızca futbol değil, hayatın ta kendisi. Elbette, bu hisleri ülkem için de genişletebilirim ancak Trabzon, benim için her vakit biraz daha özel” diye konuştu.

“Eksiklerimizi gidermek için araştırmaya devam edeceğiz”

Fatih Tekke, eksiklerini gidermek için araştırmaya devam ettiğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Trabzonspor’daki deneyimlerim, futbol mesleğim boyunca bana çok şey kattı. Bu süreçte öğrendiğimiz kimi şeyler, bize ne yapmamamız gerektiğini gösterdi. Yaşadıklarımızdan aldığımız dersler vakit zaman acı oldu fakat bu da gelişimimizin bir kesimiydi. Trabzonspor’da geçirdiğim vakit boyunca yalnızca futbolu değil, insan ilgilerini, hisleri ve davranışları da öğrenme fırsatı buldum. Oyuncularla kurduğum bağlantılarda onları tanımak, inanç oluşturmak çok kıymetli. Futbol yalnızca duygusal bağlarla oynanmaz; bilgiye de gereksiniminiz var. Teknik yönetici olarak başarılı olabilmek için futbolun yanı sıra bağlantı, kültür ve toplumsal etkileşim bahislerinde da bilgi sahibi olmak gerekiyor. Münasebetiyle, eksiklerimizi gidermek ve kendimizi geliştirmek ismine daima araştırmaya devam etmek çok kıymetli.”